Varlığını doğaya borçlu olan insan biraz hızlanmaya, biraz yükselmeye görsün çabucak unutur bunu. Kibrinin önünü alamaz. Öyle ki doğayı kafeslenmiş bir sirk ayısı beller de onunla keyif için uğraşmaya yeltenecek kadar şımarır, alçalır bazen. Doğa ise bunu sessizce izleyecek kadar bilgedir.
Tekniğinin özünü ateşli silahlara borçlu olan otomobil, tıpkı tabanca tüfek gibi, insanın içine konulduğu simülasyona hükmetme ateşini körükler. Mesafeyi kısaltan, zamanı baskılayan otomobil şımartır özgürleşen insanı. Oysa insanın kendisi gibi, otomobili de bir damla suya muhtaçtır.
Bu fotoğraf seti otomobil ve doğa ilişkisine dair bir deneme. Doğadan aldıklarıyla doğaya büyüklenirken doymayan gözlerimiz ve kızarmayan yüzlerimiz için.





SON
Leica M6 kameramla Kodak Gold 200 filme kaydettiğim fotoğrafları oldukları gibi, orijinal renkleriyle paylaştım çünkü film ölmedi.