İçeriğe geç

BMW M2 COMPETITION VE BİR GEÇİDİN İNADI

Otomobilin ön tekerlekleri çığın erimeye yüz tutmuş tel tel eteğine oturduğunda duruyorum. Kapıyı açıyorum, dışarısı soğuk. Çıt çıkmıyor. Sol yanımda yükselen koca dağ öfkesini kusmuş, yüzlerce tonluk kardan örtüsünü geçide silkelemiş, şimdiyse çığı etek etmiş de sessizce yürür gibi… Dağın sessizliği içime işliyor. Issız bir Alp geçidinde, öfkesine sayısız çam ağacını katık etmiş bembeyaz bir birikintinin üstünde, çevreyi izliyorum. Ayakkabımdaki cılız boşlukları değerlendiren kar ince bir ıslaklıkla tenimi selamlıyor. Dağın öfkesinden korkuyorum. Hahntennjoch Geçidi’nin birkaç yüz metresini yutan çığın azametinden korkuyorum. Bir an sessiz, hareketsiz kalsam dağın ilk silkinişiyle yükselen sesleri, ölümle tanışan ağaçların ve yuvalarından olan kayaların çığlıklarını duyacağımı sanıyorum.

Kameramı elime aldığımda bir büyük cinayeti aydınlatmaya yeltenmiş gibi hissediyorum. Çığın hemen yanında, olduğundan çok daha küçük görünen BMW M2 Competition otomobilim halen çıtırdarken, birkaç kare kaydediyorum. Kaymamaya çalışarak aşağı inerken küçük, genç bir kozalak buluyorum birikinti içinde. Dikkatle eğiliyor, üzerindeki beyazlığı üflüyor ve yeni evine yolculuğunun ilk bölümünde otomobilin kol dayama gözüne koyuyorum onu.

Peki şimdi ne yapmalı?

İKİ GÜN ÖNCE

BMW M2 Competition gibi bir safkan spor otomobili fabrikadan çıkar çıkmaz teslim almak, bir egzotik hayvanın doğumuna şahit olmaya benziyor. Teslimat görevlisi genç adam elindeki forma son kez baktıktan sonra “Çizikleri kontrol etmemize gerek yok,” diyor ve gülümseyerek ekliyor: “çünkü otomobili ilk çizen siz olacaksınız.”

Otomobille yalnız kaldığımda kabine geçiyor ve özünde elliden fazla uçucu endüstriyel koku barındıran sıfır otomobil rayihasını içime çekiyorum. İşimden dolayı bu kokuya aşina olsam da M otomobilleri standart BMW modellerinden daha güzel kokuyor. İstemsiz gülümsüyor ve çocuksu bir heyecanla, bir özel sürüş makinesinin hayat yolculuğunu başlatacak ilk kilometreler için kırmızı renkli ‘start’ butonuna basıyorum.

Spor otomobiller için kalibre edilmiş çift kavramalı dişli kutularının asıp kesen halleri daha ilk kalkışta keyfimi daha da yükseltiyor. Böylece birkaç dakika içerisinde, kulağımda Big in Japan, Münih’in etrafını dolaşan otoyol ağına katılıyorum.

İKİ YIL ÖNCE

Aynı otoyol ağındayım. Aynı çalma listesini dinliyorum. Güneş yüzümü yakmaya başladığında tavanı açmak için fazla erken davrandığımı anlıyor ve kumaş tavan mekanizmasını arkadan çekerek kapatıyorum. Basit, saf ve amaca odaklı spor otomobilleri ne kadar sevdiğimi hatırlatan bu andan sonra camları da kapatıyor ve kabini klimaya emanet ediyorum. Böylece yol arkadaşım Abarth 124 Spider otoyolun hız sınırı olmayan bölümlerinde bacaklarını sonuna kadar açıyor.

Avusturya’da bulunan Hahnhtennjoch Geçidi’ne, dağ yollarını mümkün olduğunca sık kullanarak, birkaç saat içerisinde ulaşmayı planlıyorum.

ÜÇ YIL ÖNCE

Yeni BMW M2 ile tanışmak için Barselona’dayım. Çoğu Long Beach Blue gövde renkli düzinelerce otomobil Katalunya Pisti’nin pit alanında dizilmiş, yukarıdan bakınca güneşle dans eden genç ve temiz dalgaları anımsatıyor. Sürüşten önce otomobili tanımak için birkaç toplantıya katılıyorum ki görüşmeler boyunca markanın M2’yi ‘Baby M’ yani ‘Yavru M’ olarak konumlandırması dikkatimden kaçmıyor. ‘Yavru M’ ifadesinin sebebi M2’de büyük kardeşler M3/M4’te kullanılan bazı sofistike sportif parçalar yerine standart BMW modellerinden evrilmiş parçaların kullanılması.

Bu parçalardan en kayda değer olanı N55 kodlu sıralı altı silindirli motor. 2011 yılında çıkan, ödüller alan ve 3 Serisi’nden 7 Serisi’ne kadar birçok BMW otomobilde yer bulan bu motor, kapsamlı biçimde elden geçirilmiş güncel haliyle M2’ye hayat veriyor. Forged krank mili, forged kollar, yeni gömlekler ve sayısız iyileştirmeye rağmen içimdeki çocuk M2’nin M3/M4 ikilisinde kullanılan safkan M motoruyla yürümesini arzulamaktan vazgeçmiyor. Konuyla ilgili sorular soruyor ve yavru M otomobilinin ne zaman erişkin olacağını anlamak istiyorum. Sonunda M departmanından bir yetkili birkaç yıl beklememi söyleyip gülümsüyor.

Toplantıdan sonra piste çıkıyoruz ve salondaki tüm diyaloglar kısa sürede zihnimden uçup gidiyor. N55 bildiğim N55 değil, 2 Serisi gövdesi bildiğim 2 Serisi gövdesi değil… M2 aklımı başımdan alıyor ve her turda önce 2002 Turbo’yu sonra E30 M3’ü özlemle anmamı sağlıyor.

BUGÜN

BMW M2 Competition ile birlikteliğimin ilk kilometrelerinde az evvel paylaştığım anılarımı anımsıyorum. M2 sonunda büyük kardeşlerine bahşedilen tüm teknik nimetlerle donatıldı ve M2 Competition’a dönüştü. M3/M4’ü yürüten S55 kodlu safkan M motoru kağıt üzerinde M2’yi yaklaşık 40bg güçlendirmiş gibi görünse de sürüş sırasında ilave beygir gücüyle ifade edilemeyecek kadar özel hissettiriyor. Bunu ikinci turbonun varlığını hissettirdiği 5000d/d bandından sonra seste ve titreşimde gerçekleşen değişimden anlamak mümkün. Otomobil devir bandının son 2500d/d’lik bölümüne atılarak giriş yaptığında bir sonraki vitese değil, son devirlerde sürücünün alabileceği potansiyel aksiyonlara odaklanıyor.

Bugün kullandığım M2 Competition’ı üç yıl önce Barselona’da kullandığım M2’den ayıran tek detay motor değil. Yeni otomobil akslarını, arka diferansiyelini ve süspansiyonlarını M3/M4’ten alıyor. Dahası ESP yazılımı güncellendi ve arka süspansiyon bağlantılarında ‘ball joint’e geçiş yapıldı. Bunun anlamı arka akstaki süspansiyon ciddiyetinin artmış olması…

Sürüş notlarımı otomobil forumlarına ya da Türk otomobil ‘YouTuber’ı ağzına benzetmek istemediğim için teknik konulara burada ara verelim istiyorum. Lütfen ‘acayip karbon detaylar’ın yerlerini kendiniz bulunuz. Özetlemem gerekirse M2 Competition kendisinden önceki ‘Yavru M’ otomobilinin büyümüş ve yağız bir delikanlıya dönüşmüş hali. Sürüşün her anında, her hızda, tüm yol koşullarında poponuzdaki titreşimler altınızdaki aracın her açıdan daha derin ve daha ciddi biçimde ele alınmış bir spor otomobil olduğunu vurguluyor. Benim ihtiyacım olan da tam olarak buydu çünkü iki yıl önce kullandığım Abarth 124 Spider’ın Brembo frenleri Hahntennjoch Geçidi’nde çabucak pes etmiş ve sürüşü çok erken bitirmeme neden olmuştu. Bu sürüşün hikayesi blogumda üç bölüm halinde (Birinci bölüm, ikinci bölüm, üçüncü bölüm) yer alıyor ki söz konusu seride geçitle ilgili önemli ayrıntıları bulabilirsiniz.

Yağmur altında birkaç saat sürüş yaptıktan sonra beni çocukluğuma götüren tabelanın önüne park ediyor ve nefesleniyorum. Bakalım bu kez neye benzeyecek? Bir yanda gördüğüm en özel ve en ciddi Alp geçidi, diğer yanda 400bg’den fazla güce sahip olan hiperaktif bir sürüş makinesi. İkilinin arasını bulabilecek miyim?

Direksiyonu en yumuşak, motoru ve dişli kutusunu en keskin, stabilite kontrolünü ise MDM isimli programa alıyorum. Bunun bir sebebi otomobilin henüz rodajda olması ki 2000 km’de yapılacak ilk bakıma kadar motoru maksimum devre çıkarmamak gerekiyor. Bu yüzden arka tekerleklerin ıslak zeminde çekiş gücünü yitireceği anlarda motorun soluğu 7500d/d’de almasını istemem. MDM programı bu noktada tutunmanın/kaymanın daha kontrollü biçimde ele alınmasını sağlıyor ve arka kısmın belirli bir açıya kadar kopmasına izin verdikten sonra gücü hafifçe kesmeye başlıyor. Daha da önemlisi, geliş yolunda deneyimlediğim kadarıyla, 5000d/d dolaylarında devreye giren ikinci turbo çoğu zaman arka tekerleklerin ilk üç viteste patinaja düşmesine neden oluyor. Anlayacağınız MDM’in sağladığı esneklik ıslak zeminde performans sürüşleri için yeterli gelecektir.

Yaşlı bir çam ormanının içinden geçerek tırmanmaya koyulmadan önce otomobildeki tüm eşyalarımı sıkıca sabitliyor ve kalkıştan önce son kontrolleri yapan pilotlar gibi sürüş programlarını, gösterge panelini ve diğer kontrolleri gözden geçiriyorum. Hazırım.

Gösterge paneline tekrar baktığımda 170km/s’nin hemen üzerinde, uzun bir sol virajda buluyorum kendimi. Bir an otomobilin sportif ciddiyetiyle birlikte yükselen limitlerin hızda ve tutunmada yarattığı yükselişe hayranlık duyuyor ve dikkatimi yeniden yola vererek yamaçlara oyulmuş tünellerden hızla, geceyi geçireceğim kasabadan yavaşça geçerek tırmanmayı sürdürüyorum. Kasabadan sonraki kısım Fransa Rallisi’nin etaplarını anımsatıyor ve bu kısımda bolca U viraj yer alıyor. MDM’in çoğu zaman yarım turluk kontralarla dizginlenen drift aksiyonlarına müsaade edişine seviniyor, M2’nin görece kısa aksa aralığından kaynaklı huysuzluğunu dizginliyor ve motor sesine karışan nefesimi dinleyerek devam ediyorum. İlk bakışta ne olduğuna anlam veremediğim çığla karşılaşana kadar…

Otomobilin ön tekerlekleri çığın erimeye yüz tutmuş tel tel eteğine oturduğunda duruyorum. Kapıyı açıyorum, dışarısı soğuk. Çıt çıkmıyor. Sol yanımda yükselen koca dağ öfkesini kusmuş, yüzlerce tonluk kardan örtüsünü geçide silkelemiş, şimdiyse çığı etek etmiş de sessizce yürür gibi… Dağın sessizliği içime işliyor. Issız bir Alp geçidinde, öfkesine sayısız çam ağacını katık etmiş bembeyaz bir birikintinin üstünde, çevreyi izliyorum. Ayakkabımdaki cılız boşlukları değerlendiren kar ince bir ıslaklıkla tenimi selamlıyor. Dağın öfkesinden korkuyorum. Hahntennjoch Geçidi’nin birkaç yüz metresini yutan çığın azametinden korkuyorum. Bir an sessiz, hareketsiz kalsam dağın ilk silkinişiyle yükselen sesleri, ölümle tanışan ağaçların ve yuvalarından olan kayaların çığlıklarını duyacağımı sanıyorum.

Devam edemeyeceğimi anlayınca kasabaya dönüyor ve konaklama rezervasyonumu iptal ediyorum. Bu kez gerçekten öfkeliyim. Münih’e geri dönmeden önce otomobilin burnunu bir kez daha geçide doğru çeviriyor ve korkutucu hızlarla tırmanmaya koyuluyorum. Oysa bir dağa öfkelenemezsiniz. Doğa ile, bir dağ ile mücadele edemezsiniz. İnsan doğanın izin verdiği alanda oyun oynamak zorundadır da unutur bunu, ahmaklık eder.

Hahntennjoch Geçidi birkaç dakika içerisinde ahmaklığımı yüzüme vururcasına ya da belki çığı eritmek istercesine deli bir yağmur indiriyor. Otomobilin sileceklerini en hızlı programa aldıysam da bir şey göremiyorum… Çaresiz duruyor, bir sığınak bulup nefesleniyor ve otomobili çevirdikten sonra ondan usulca uzaklaşıyorum.

Tekrar görüşeceğiz Hahntennjoch!

SON

Dipnot: Hahntennjoch tarafından ikinci kez mağlup edilişimin hikayesini okudunuz. Fotoğraflar çoğu zaman olduğu gibi filmle kaydedildi. İstanbul’a dönüp filmleri banyodan aldığımda kameramın arızalandığını ve birçok karenin bozulduğunu anladım. Ne yazık ki kalan fotoğrafların çoğu arzu ettiğim şekilde çıkmadı. Analog fotoğrafçılığın cilvesi diyelim… Yazı içerisinde paylaşmadığım fotoğrafları aşağıdaki galeride görebilirsiniz, sevgiyle.

Yorum bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

INSTAGRAM

Fakat… Manuel şanzımanın geleneksel ve modası geçmeyen zevki, yalnızca sürüş yapmak için yolda olduğumuz nadir zamanları neşelendiriyor.
Spor otomobilinizi kaç pedallı tercih ederdiniz?
BMW’nin ülkemize özel hazırlayıp BMW Individual kataloğuna dahil ettiği Borusan Turkish Blue (P9E) renkli ve manuel şanzımanlı M4 ile bir süredir beraberim. Türkiye’deki üç pedallı tek örnek, sorusu olan? @bmwturkiye @bmwm @bomotorsport
Manuel şanzımanlı #BMW #M4 (ülkemizdeki tek örneği) ile yağmur altındaki kuzey ormanlarında… Doğrusu, sabah sürüşleri nadiren bu kadar iyi olur! Bir sonraki videoda otomobilin çok özel renginden söz edeceğim. @bmwm @bmwturkiye @bomotorsport
Yeni MINI Countryman’in üçüncü nesli Türkiye’de. #mini #countryman
BMW 5 Serisi’nin sekiz nesli bir arada. Favoriniz hangisi ve niçin?
Hızlıca E34 M5 Touring: BMW M’in ilk steyşını. Performance Estate’in öncüsü. 1992’de bu gövde tipinin en hızlısı. Ondan nadiri neredeyse yok (456 adetle BMW M1). Ve belki de en önemlisi, elde üretilen son BMW M otomobili. Seviyorum.
Rafine otomobil nedir? Kullandığınız en rafine otomobil hangisiydi?
Birçok açıdan, sonraki M5’in habercisi: BMW i5 M60. #bmw
“Satın almanın ve satmanın gerçekliği çoğu zaman göründüğü gibi olmayabilir. Dahası, satış danışmanı, satın almada ve satmada güçlü biçimde rol oynayan psikolojik ve duygusal faktörleri göz ardı etme eğilimi taşır. Satış yapmanın bu daha az elle tutulur yanlarını gözlemlemekte başarısız olursa, bir satış danışmanı, nedenini anlamaksızın satış kaybedebilir.” diyerek başlamıştım.
BMW i5 M60 xDrive‘ın becerilerinden bir tanesi. #bmw #i5
Otomobil.

Bu blogu takip etmek ve yeni gönderilerle ilgili bildirimleri e-postayla almak için e-posta adresinizi girin.