İçeriğe geç

İKİZLERE DİKİZ

IMG_5522Aşağıdaki yazıyı evo dergisinin yeni yıl sayısı için hazırladım. Basılı halde saklamak isteyen vatandaşlar Ocak ayında evo alabilir.

***

Kışın usul usul yaklaştığı günlerden birinde Ağva’ya doğru ilerleyen ikizlerimiz, bir petrolde yakıt molası verirler…

Captur’a yaklaşan pompacı gereksiz bir coşkuyla atılır;

-Aaa siz ikiz misiniz?

-Evet, diye yanıtlar Captur.

Pompacı gereksiz muhabbeti uzatmakta ısrarcıdır;

-Tek yumurta mı, çift yumurta mı?

-Rafadan yumurta, cevabını verir Clio.

Pompadaki fiyat bölümüyle yarışacak bir pervasızlık göstermeye karar veren pompacı;

-Peki hanginiz önce doğmuş?

Cevap veren yine Clio’dur;

-Ben…

Depolar dolana kadar süren gereksiz muhabbet, burç mevzuu ile sona erer. İkizler burcuyla…

***

IMG_5642Clio ile Captur’u anlatmak için buradayım ve siz kıymetli okurlarım yazıya neden ‘ikiz’ muhabbetiyle başladığımı merak etmiş olabilirsiniz. Nedeni basit: Buradaki iki otomobilde de aynı altyapı, aynı motor ve aynı şanzıman mevcut. Üstelik benzerlikler sadece görünmeyen noktalarda değil, araçların iç mekanlarında da öne çıkıyor. Peki bu kadar çok ortak nokta varken, onları ayıran nedir?

Cevabı Captur üzerinden vermeye çalışayım. Yukarıda da değindiğim gibi, ikiziyle çok fazla benzerliği olan Captur’u, Clio’nun tombul versiyonu gibi düşünebilirsiniz. Burada bahsedilmeye değer bir nokta var: Renault ve Nissan birlikte çalışıyor değil mi? Nissan’da, Captur’un sınıf arkadaşı olan bir otomobil mevcut. İsmi Juke… Peki elde hazır bir mini crossover platformu varken, Renault neden Clio platformunu tercih etti? Cevap veriyorum: Pratiklik için… Juke, dört tekerlekten çekiş opsiyonu bulunan bir platformun üzerinde yürüdüğü için fazla detay barındırıyor. Captur’da ise -bütün versiyonlar önden çekişli tasarlandığından- gereksiz detaylar yüzünden hacim kaybetmektense, Clio platformunun kullanılması uygun görülmüş.

Bu tercihin fazlasıyla yerinde olduğunu ve gözle görülür bir fark yarattığını belirteyim. Captur’un ‘pratiklik’ temalı iç mekanında, özellikle arka tarafta, Clio’dan daha ferah ve daha geniş bir ortam mevcut. Çekmece formlu torpido gözü, fermuarlı koltuk kılıfları (sökülüp yıkanabiliyor), kaydırılabilir arka koltuklar (bagaj hacmini epey şişiriyor) gibi detaylar ise ‘ben pratiğim’ temasını vurguluyor.

IMG_5530

Peki Clio’nun iç mekanından ne haber? Evet, arka tarafı Captur kadar ferah olmayabilir ki Clio’nun içinde ‘pratiklik’ten ziyade ‘şıklık’ ön plana çıkıyor. Kabin tasarımları hemen hemen aynı olduğu halde, içerideki çift renkli koltuk döşemeleri, kırmızı dikişler, piyano siyahı kaplamalar ve kapı içlerinde ve ön konsolda kullanılan kırmızı plastik malzemeler sayesinde Clio’nun iç mekanı öne çıkarak, Captur’un ‘fazla plastik’ gibi hissettirmesine neden oluyor. Clio’nun kabini göz alıcı tasarımların peşindeki müşterileri, Captur’un kabini ise hacim meraklısı aileleri hedef alıyor.

IMG_5584

Konu bagaj hacmi olunca Captur bir adım öne çıkıyor. Fotoğraflardan da görebileceğiniz gibi, Captur’un bagajına dört ceset sığacaktır. Clio’nun bagajına dört ceset sığdırmaya çalıştığınızda ise aşağıdaki manzarayla karşılaşabilirsiniz;

IMG_5577IMG_5537Bir diğer fark: Dış tasarım… Araziyle hiç işi olmadığı halde, Captur’un plastik tamponları ve plastik çamurlukları, iri ve yükseltilmiş gövdeyle buluşunca ortaya minik bir arazı aracı izlenimi uyandıran bir şehir otomobili çıkıyor. Bu tasarım hilesi özellikle bayan sürücülerin çok hoşuna gidiyor değil mi? Evet, gidiyor…

Aynı motor ve aynı şanzıman dedik. Bu halde sürüş karakterlerinin de aynı olmasını bekleyebilirsiniz. Ama yok öyle bir şey! Karakter farkına geçmeden önce iki araçta da kullanılan 0.9 litrelik, üç silindirli, 90 bg gücündeki motordan bahsedeyim zira bu motorla ilgili çok fazla soru geliyor. “O motor bu arabayı çeker mi?”. Cevap: Ne kadar çekmek istediğine bağlı… Zira bu motorun önceliği performanstan ziyade ekonomi. Şehir içinde, yani gündelik kullanımlarda performans anlamında bir problem olduğunu düşünmüyorum. Uzun yolda -özellikle sollamalarda- ise minik motorumuzun nefesinin biraz kesildiğini belirtmem gerek. İşin özü, büyük oranda şehir içinde araç kullanan ve ekonomiyi her şeyin önünde tutan kullanıcıları memnun edebilecek bir motor. Tüketim mi? Clio’da 6.3, Captur’da ise 6.6 litre tükettim ki sürüşümün büyük kısmı şehir içinde geçti. Uzun yolda tüketimin 5 litrenin altına ineceğini gönül rahatlığıyla söyleyebilirim.

Karakter farkı… Clio’nun genel sürüş karakterinde manasız bir gerginlik söz konusu. Hani Clio RS olsa hiç sırıtmaz fakat bu gergin tavırlar, 90 bg’lik bir ekonomi otomobilinde sırıtıyor. Gerginlikten kastım nedir? Örneğin süspansiyonları fazla sert, debriyajı alışkanlık gerektiriyor ve direksiyon oranı Captur’dan biraz daha yüksek ayarlanmış. Sonuçta ise gayet sakin sürseniz dahi fazla kasılan bir Clio buluyorsunuz. Evet konu viraj alma kabiliyetine gelince, Clio ikizine toz yutturuyor ama böyle bir ekonomi otomobiliyle viraj kasmak sanmıyorum ki ciddi bir öncelik olsun. Captur’da ise her şey daha doğal… Oturma pozisyonu da SUV makyajından nasiplendiği için, Clio’dan daha yüksekte oturuyorsunuz. Süspansiyonlar ve debriyaj daha yumuşak… Captur, kardeşinden daha esnek ve gündelik kullanımlarda daha rahat bir otomobil.

***

IMG_5716

IMG_5677Geldik zurnanın en önemli kısmına. Clio ve Captur’un 0.9 motorlu modellerindeki en donanımlı seçeneklerin arasında yaklaşık 10.000 TL’lik bir fark var. Soru çok net: DEĞER Mİ?

Captur birçok açıdan Clio’nun daha doğal ve daha olgun versiyonu gibi hissettirdiğinden değeceğini düşünüyorum. Hele ki çocuklu bir aileyseniz ‘değer!’ deme hızım artacaktır. Fakat genç sürücüler için Clio’nun şansı biraz daha yüksek zira dışarıdan daha sportif, içeriden ise daha şık bir otomobil.

Soruların en bombası hep en sona saklanır: SEN OLSAN… Ben olsam, bir alt donanımlı dizel Captur’umla giderken (evet, içi geçmiş bir genç sürücüyüm) size el sallardım.

Fiyatlar için buraya buyurunuz.

Diğer test sürüşlerini okumak isteyenleri de böyle alalım.

5 replies »

  1. Simdi sen dedinya daha aktif ol bende artik her yere bi yorum birakirim 🙂

    Valla sahsi fikrim iki arabada cok cirkin.. tabii gorunum tamamen zevk isidir kisiye gore degisir..ama harbi gordukce gulesim geliyor bu araclari :))

  2. Ben 900 cc’ lik bu aracin uzun yolda da ayni tuketecegini dusunuyorum. 5 litrenin alti sehir disinda da cok zor. Ama imkansiz degil tabiki de 🙂

  3. bende renoulttun modellerini hep beyeniyorum ömrümde ilk defa araba almak istiyorum ve clio ile captur arasında gelip gidiyorum kimileri clio diyor kimileri captur diyıor sizin yazınızı okuyunca captura karar verdim bazı kişilerde renoult alma teneke adi araba diyorlar bana bu konuda fikir verirmisiniz güvenli bir araçmıdır

Yorum bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

INSTAGRAM

Fakat… Manuel şanzımanın geleneksel ve modası geçmeyen zevki, yalnızca sürüş yapmak için yolda olduğumuz nadir zamanları neşelendiriyor.
Spor otomobilinizi kaç pedallı tercih ederdiniz?
BMW’nin ülkemize özel hazırlayıp BMW Individual kataloğuna dahil ettiği Borusan Turkish Blue (P9E) renkli ve manuel şanzımanlı M4 ile bir süredir beraberim. Türkiye’deki üç pedallı tek örnek, sorusu olan? @bmwturkiye @bmwm @bomotorsport
Manuel şanzımanlı #BMW #M4 (ülkemizdeki tek örneği) ile yağmur altındaki kuzey ormanlarında… Doğrusu, sabah sürüşleri nadiren bu kadar iyi olur! Bir sonraki videoda otomobilin çok özel renginden söz edeceğim. @bmwm @bmwturkiye @bomotorsport
Yeni MINI Countryman’in üçüncü nesli Türkiye’de. #mini #countryman
BMW 5 Serisi’nin sekiz nesli bir arada. Favoriniz hangisi ve niçin?
Hızlıca E34 M5 Touring: BMW M’in ilk steyşını. Performance Estate’in öncüsü. 1992’de bu gövde tipinin en hızlısı. Ondan nadiri neredeyse yok (456 adetle BMW M1). Ve belki de en önemlisi, elde üretilen son BMW M otomobili. Seviyorum.
Rafine otomobil nedir? Kullandığınız en rafine otomobil hangisiydi?
Birçok açıdan, sonraki M5’in habercisi: BMW i5 M60. #bmw
“Satın almanın ve satmanın gerçekliği çoğu zaman göründüğü gibi olmayabilir. Dahası, satış danışmanı, satın almada ve satmada güçlü biçimde rol oynayan psikolojik ve duygusal faktörleri göz ardı etme eğilimi taşır. Satış yapmanın bu daha az elle tutulur yanlarını gözlemlemekte başarısız olursa, bir satış danışmanı, nedenini anlamaksızın satış kaybedebilir.” diyerek başlamıştım.
BMW i5 M60 xDrive‘ın becerilerinden bir tanesi. #bmw #i5
Otomobil.

Bu blogu takip etmek ve yeni gönderilerle ilgili bildirimleri e-postayla almak için e-posta adresinizi girin.