Kırmızı renkli “Engine Start” butonuna bastınız ve düz altı silindirli motorunuza can verecek olan hava ve yakıt, Weber’inizin venturisinde karışıp yanma odasına doğru yol almaya başladı. Tiz marş sesi yerini motor sesine bıraktığında ise tıraş keyfiniz başlıyor demektir. Gaz kelebeğini açın ve “İyi tıraşlar!”.
Mevzunun sıralı 6 ile açılıp bir BMW ile değil de bir tıraş makinesiyle devam ettiğini görsem muhtemelen benim de kafam karışırdı. Bu yüzden daha açık konuşmakta yarar görüyorum. Geçenlerde şu hiç çıkmadığımız sosyal paylaşım sitelerinden birinde “Ya Elektrik Olmasaydı” isimli bir kısa film izledim. Sonrasında bu filmin çok beğenildiğini ve profilden profile paylaşıldığını görünce, emniyet kemerini vücudunun üstünden değil de koltuğun arkasından geçiren sürücüleri görmüş gibi oldum. Neden mi? Gelin önce biraz filmden söz edelim.
Film, bir adamın sabah 6:20’de uyanmak için kurduğu içten yanmalı motorla çalışan alarmın çalmasıyla başlıyor. Sonrasında elektrikle değil de yakıtlı motorlarla çalışan kahve makinesi, saç kurutma makinesi, mikrodalga fırın gibi küçük ev aletleri sahne alıyor ve ardından çalıştırırken gaz vermeniz gereken bilgisayarları, yakıtı biten mobil pos cihazlarını, “pull start” mikserleri izliyorsunuz ve filmde tüm bu araçlar yaktıkları yakıtın dumanını ortama bırakıyorlar, insanları rahatsız ediyorlar, birbirleriyle şakalaşıyorlar, birbirlerine ikram ediyorlar… O başka bir kısa filmdi pardon! Netice olarak tüm bu bahsettiğim yakıtlı ev aletleri, bilgisayarlar, tıraş makineleri filmdeki insanları rahatsız ediyorlar. Sanırım birileri sevgili yönetmeni elektrik enerjisinin nasıl üretildiğinden ve egzoz denen şeyin varlığından haberdar etmeli. Dört teker üzerinde hareket eden elektrikli şeyler ne kadar otomobilse, yaptığı şey de o kadar filmdir benim için.
Hayat gerçekten elektriksiz olsaydı, tıraş makinenizi elektriğe bağlamak yerine yakıta ve egzoza bağlar, sıralı 6 silindirin sesiyle tıraş keyfinizi katmerlerdiniz. Her evin komple yakıt ve egzoz tesisatları olur böylece geçen ay evime gelip tüm elektrik tesisatımı berbat eden sözde elektrikçiye ve türevlerine rastlamazdınız. Akşam gezmelerinde son günlerde evinin çok yaktığından şikayet eden babalara, yeni common-rail dizel motorlu çamaşır makinesinin çok ekonomik olmasıyla övünen annelere ve eve spor egzoz takması için ailesine eziyet eden ergenlere rastlardınız. Söylesenize tüm bunların nesi kötü?
Ergen kısmı gerçekten kötü kabul ediyorum fakat bir ergenden daha can sıkıcı olan, birkaç yıl sonra mühendislik diplomamı aldığım vakit tek tutkum olan otomotiv sektörü beni otomobile benzeyen o elektrikli şeylerin gelişimi için çalışmaya mahkum edecek. Bense daima egzoz emisyonları 3 basamaklı sayılarla ifade edilen, sıvı yakıt tüketen ve gerçek sesler çıkaran otomobillere aşık kalacağım. Bu yüzden kimse beni rüyamda dört tekeri olan elektrikli şeyler tarafından kovalandığımı gördüğüm için yargılamasın!
“ben robot” filminde o tarz bir sahne vardı, herşey elektrikli ve tüm cihazlar adamımıza düşman, adam en sonunda gidip garajdaki agusta ya atlayıp gazı köklüyordu, meraklı bakışlar arasında basıp gidiyordu
Ne kadar mekanik o kadar iyi 🙂