Okumayı otomobil dergileriyle öğrendiğim dönemde babamın tek boynuzlu atı vardı. O zamanlar, o şeyin isminin ‘unicorn’ olduğunu bilmesem de, bahsettiğim tek boynuzlu yaratık Japonya’da doğmuş çekik gözlü bir güzeldi.
Devam eden yıllarda otomobilleri önce Türkçe, son beş altı yılda ise yabancı kaynaklardan okumaya devam ettim. Şu an geldiğim noktada her ay dördü düzenli, ikisi ise kapak konusuna bağlı olarak altı kaynağı tarıyorum. Bu okumalar aynı zamanda işimin de bir parçası olduğu için doğrusu kendimi şanslı sayıyorum.
Ne var ki… Bir noktadan sonra, tek boynuzlu atımız ile günümüzün otomobilleri arasındaki bölümde kaybolduğumu hissetmeye başladım. Bu yüzden, olaya sil baştan başlama kararı aldım ki fotoğrafta gördüğünüz kitabı koleksiyonuma katma sebebim tam olarak bu. Doğrusu, kitaba başladıktan sonra, ne kadar isabetli bir karar verdiğimi anladım. Şunu bir dinleyin: “Bir atın dinamik karakteriyle, bir geyiğin dinamik karakteri taban taban farklılık arz eder. Geyiğin güç kaynağı omuzları ve boynudur. At ise gücünü sağrısından (arka aksından) alır. Bir atın omuzları düz ve zariftir. Tıpkı bir geyiğin sağrısı gibi… Atın silahı arka ayaklarıdır. Geyik ise boynuzlarıyla savaşır ve bu yüzden savaşmak için boyun kaslarına ihtiyaç duyar. Dolayısıyla geyikler önden çekişlidir, atlar ise bütün gücünü arkadan alan ve diğer ekipmanlarını ön kısımda taşıyan sportif araçlardır.”
Kendimi yeniden doğmuş gibi hissediyorum. Söylesenize, böyle bir bilgiyi hangi otomobil yayınında bulabilirsiniz?
Kedi: “ben de dört çeker miyim panpa?” bakışı..