İçeriğe geç

SCOOTER KIÇINDA 250 KM

Güzel, minik vasıtalardır ‘uskutur’lar. Onlar sayesinde şehir içinde her deliğe rahat rahat girip çıkar, her türlü ulaşım aracından daha hızlı hareket ederiz fakat çok az manyak “Biraz temiz hava alalım yauuu!” deyip, 9 beygirlik bir uskuturla dağları tepeleri aşmayı düşünür. Neyse ki biz o “çok az manyak” kümesinin elemanlarıyız.

Tatilimin son gününde dönüş için valizimi toplamaya başlamıştım. O akşam üzeri telefonum çaldı; daha evvel blogumda gördüğünüz cillop Skoda Favorit‘in sahibi arkadaşım Bağcıvan, kapının önünde olduğunu söylemek için aramış. Bağcıvan’ın haber vermeden gelmek gibi dallamalıkları vardır. Ben alıştım, onu bu haliyle siz de seveceksiniz.

Ne yapsak ne etsek diye düşünürken canım biraz Akdeniz havası istedi ve Hadim’e gitsek diye iç geçirdim. Fikrimi söylediğimde motosiklet montunun içindeki adam “Ölmek istemiyom; nişanlıyım ben diye ağlamaya başladı!”. Duymamış gibi yapıp ‘uskutur’un kıçındaki yerimi aldım ve “Yürü!” dedim. “Baz gaza!”. Bilmiyordum ki altımızdaki şey yolun eğimi az biraz artınca “gırrrrr” diye boğulup kalacak.

Neyse Konya şehir merkezinden çıkmamız 20 dakikamızı aldı ve 20 dakikada 20’den fazla hayvan gördük. Üstümüze sürenler, yol vermeyenler, sıkıştıranlar ve saymakla bitiremeyeceğim çeşitlilikte hayvan türü… Söve söve çıktık Konya-Hadim yoluna. Elimde fotoğraf makinesi, sağa sola bakınarak İçeriçumra’ya kadar geldik. Tabi söylemesi kolay, bulduğumuz ilk petrolde durduğumuzda kıçıma giden damarlar tıkandı sandım.Yine de şikayetçi değildim; hala büyük bir saflıkla “Biraz temiz havadan kime zarar gelmiş?” diye kendimi avutuyordum.

Fazla vakit kaybetmeden tekrar yola koyulduk. Yolun İçeriçumra’dan sonraki kısmında Bozkır ve Akdeniz birbirine girmeye başlıyor ki bunu sadece etraftaki bitkilerden değil havanın kokusundan bile hissedebiliyorsunuz. Bozkır sarısını ve Akdeniz yeşilini bir arada kolay yakalayamazsınız. Eğim arttıkça artıyor, kıçımızın altındaki şey küfür etmeye başlıyordu; bir çok yamacı ancak 50 km hızla çıkabildik. Virajlar, inişler-çıkışlar, sarı-yeşil… “Bu yola otomobille çıkılır hacım!” dedim; haliyle öndeki adamın yüzünü görmeyince heyecanla devam ettim: “Kar yağınca çıkalım buralara tekrar!”. Öndeki adamın bana acı acı küfür ettiğini nereden bilebilirdim!

İne çıka, kıçımızı üze üze vardık Hadim’e. Bulduğumuz bir çay bahçesinde Akdeniz havasını içimize çeke çeke yediğimiz köftelerin -olayı duygusallaştırmaya lüzum yok; bildiğiniz leş gibi hazır köfte- ardından tekrar yola çıktık. Tabi güneş çoktan batmıştı. Bir ara kafamı kaldırıp gökyüzüne bakmayı akıl ettim. Bu kadar çok yıldızı daha önce bir kez yine Hadim’de görmüştüm. Babam ve arkadaşlarının gezisine salça olmuş; ağlaya ağlaya beni de götürmelerini sağlamıştım.

Neyse hacı; dönüş yolunda yine aynı tepeleri karanlıkta geçtik. Bir ara 80 km hızla ilerlediğimiz bir düzlükte iki köpek yola atladı. Birini kornayla kaçırdık da diğerinin ayağımın iki karış ötesinden döndüğüne yemin edebilirim. O nasıl bir korkudur Allahım! Gece gece bacaklarım uyuştu korkudan; bilemiyorum belki de kıçıma kan gitmediğinden. Öyle ya da böyle hem çok korktum hem de bacaklarım uyuşmuş durumdaydı.

Konya’ya yaklaştıkça hava sıcaklığı “İç Anadolu’ya hoşgeldiniz yavrularım!” demeye başladı. Mont giymeme rağmen, şortumdan içeri sızan buz gibi hava yüzünden resmen dondum. Yorucu bir 5 saatin ardından eve vardığımda mutluydum. Küveti sıcak suyla doldurdum ve içime giren soğuğu çıkartmak için sıcak suyun içinde öylece bekledim. İşe yaradı sanırım çünkü ertesi güne hasta uyanmayı beklerken, kıçımdaki ağrı hariç gayet sağlıklıydım.

En yakın zamanda; fazladan iki tekeri olan bir araçla; tekrar!

Teşekkürler Bağcıvan 🙂

1 reply »

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

INSTAGRAM

Yeni otomobil.
Münih’te bir pazar sabahı.
James Bond’un düşmanlarını kovalar gibi geçen ve bin kilometreyi aşan sürüşün ardından, eve dönme zamanı.
İsviçre’de bir dağ geçidi.
Eskişehir ile Afyonkarahisar arasında bir yer.
Kariyerimin en yoğun eğitim yılının son performansı: Yeni BMW 7 Serisi ve BMW Lüks Yaklaşımı Eğitimi.
“Kalkan-Kaş yolu kelimenin tam manasıyla bir klasik. Nasıl desem, Cide-İnebolu yolunun denize tepeden bakan uzlaşmaz karakterine kıyasla bu bölümün denize dostça, sürücüye ise sıcakkanlı bir mizaçla yaklaştığını söyleyebilirim. Burası muhteşem yamaçlarla Akdeniz’in arasına işlenmiş bir küçük koridorda, harika zemini ve çoğu açık görüşlü virajıyla tastamam bir klasik sürüş rotası. Müziğe ara veriyor ve sürüş keyfinin özünü oluşturan özgürlük duygusu tüm duyularımı uyarana dek hızlanıyorum. Birbirini izleyen onlarca virajın apeks noktasında Akdeniz’in alaca zeminini görerek yol almak ne büyük bahtiyarlık.”
Süper modelleri kıskandıracak kıvrımlarıyla orman yollarına, kışın kapanıp bahara kadar açılmayan dağ geçitlerine, başka hayatların akışını film gibi oynatan uzun yolculuğun bilinmezliğine, kısaca otomobille yolda olmaya düşkünlüğümü biliyorsunuz. Bunun yerini neyle doldurabilirim bilmiyorum.
“Bu otomobili bir kullanmanı isterim. Çok talep görüyor ve merak ediliyor. Senin kelimelerinle anlatılıp ifade edilmeye değer bir spor otomobil ve bence sadece kâğıt üzerindeki verilerle yorumlanabilecek bir model değil’ diyor BMW M yöneticisi arkadaşım @berkaydemircioglu Böylece ülkemize ilk gelen BMW M240i xDrive’ın anahtarını teslim alıyorum. Çıkmaya hazırlanırken Berkay arkamdan seslenip bir yakıt anahtarı uzatıyor: “Çok ihtiyacın olacak.”
Kanıtlandı: Yeşil gövde renkli BMW M3’ler daha hızlı gidiyor. #makegreengreatagain #bmw #m3
BMW 3 Serisi’nin altmış senelik evrimi. #bmw #3series
Almanlıktan aldığım tadı hiçbir şeyden alamadım.

Bu blogu takip etmek ve yeni gönderilerle ilgili bildirimleri e-postayla almak için e-posta adresinizi girin.

%d blogcu bunu beğendi: